Uzun Yaşam


Erkekler mi daha uzun yaşıyor kadınlar mı?
Uzun yaşamın sembolü haline gelen 4 bölgede erkekler 90 yaşını buluyor, kadınlar ise 100'e merdiven dayıyor. Bu toplumların uzun yaşam sırlarını kendi hayatında uygulayanlar 100 yaşını görebilir. İşte, Forbes Dergisi'nin, okurları için kaşif Buettner'in 4 bölgeyle ilgili araştırmalarını kaleme aldığı kitaptan seçtiği, doğruluğu bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış, uzun yaşamın 9 altın kuralı:

 Evli ve çocuk sahibi olmak, sebze ağırlıklı beslenmek, spor yapmak, şarap içmek, iyi arkadaşlar edinmek, sofradan aç kalkmak, yaşamı işle sınırlandırmamak (işkolik olmamak), maneviyatı güçlendirmek ve stresten arınmak.
Neden daha uzun yaşıyorlar?
Dünyanın en uzun ömürlü ve sağlıklı insanları İtalya'da Sardunya Adası'nda, Japonya Okinawa'da, Kaliforniya Loma Linda'da ve Kosta Rika Nicoya Yarımadası'nda yaşıyor. National Geographic Dergisi'nden Kaşif Dan Buettner, uzman araştırmacılardan oluşan ekibiyle bu bölgeleri tek tek gezdi ve kültürlerini büyüteç altına aldı.

Dünya genelinde insanların yaş ortalaması 60 yıl 4 ay. En yüksek yaş ortalamalarına sahip ülkelerin başında gelen Japonya, ABD, İtalya ve Kosta Rika'da ortalama yaşam süresi 79 yıl. Son araştırmaya göre, Japonya Okinavva'da, Koska Rika Loma Linda'da, Kaliforniya Nicoya'da ve Sardinya Barbagia'da ortalama yaşam süresi 90 yıl civarında.

Uzun yaşamın sırrı!
Doğru, dengeli, sağlıklı ve kaliteli şeyler yiyip içenler daha sağlıklı ve uzun ömür sürer. Neden mi? İyi beslenmek her şey değilse bile çok şeydir de ondan!
Beslenme sadece karın doyurmak, yalnızca “yakıt deposu doldurmak”tan daha fazlasıdır. Yaş ilerledikçe yıkılanı, kırılıp döküleni, paslanıp bozulanı düzelten “doğal ilaçlar” sadece besinlerle kazanılabilir.

Beslenmenin püf noktalarını iyi öğrenmek, doğru anlamak ve bildiklerinizi hayata geçirmek zorundasınız.
Besin seçimlerinizi işinize, yaşınıza, cinsiyetinize ve ekonomik durumunuza uygun değişimlerle çeşitlendirmelisiniz.

İyi beslenmek ille de pahalı şeyler yiyip içmek anlamına gelmiyor.

Ucuz ama sağlıklı beslenmek her zaman mümkün.
Ailenizin sağlık hikâyesi, yani genetik risklerinize uygun bir beslenme planını nasıl oluşturabileceğinizi sorup, okuyup, araştırıp öğrenmelisiniz.

Eğer herhangi bir sağlık sorununuz varsa bu sağlık problemini iyileştiren ya da kötüleştiren besinlerin neler olduğunu da bilmeniz gerekiyor.

İyi beslenenler daha güçlüdür
İyi beslenmek hücrenin dolayısıyla doku, organ ve sistemlerimizin sağlığı için şart! İyi beslenenlerin hücreleri daha az yıkıma uğruyor. O hücreler yıkım süreçlerine de daha çok direniyor, yıkılanı, döküleni daha kolay onarıyor.

İyi beslenen çocuk ve gençler daha düzenli, sağlıklı büyüyüp gelişiyor, daha kolay ve iyi öğreniyor. İyi beslenen bir kadının sağlıklı bir çocuk doğurma, sağlıklı bir gebelik süreci yaşama ve çocuğuna yeterli miktar ve kalitede süt verebilme şansı artıyor.

Yetmedi, dahası var... İyi beslenmek kendinizi daha iyi hissetmenizi ve daha formda olmanızı da sağlıyor. İyi beslenen biriyseniz ruhsal sorunlarla daha az karşılaşıyorsunuz. Stresiniz azalıyor, belleğiniz güçlü kalıyor, uykunuz daha düzgün oluyor.

Kötü yiyecekler hasta eder
Modern tıptaki gelişmeler, hijyenik şartlardaki düzelmeler, eğitim düzeyinin artması, refahın yaygınlaşması birçok hastalığı yok etti. Ayrıca yetersiz beslenmeye bağlı hastalıklarla, istisnalar dışında eskisi kadar karşılaşmıyoruz.

Tıp fakültelerindeki hocalar öğrencilerine gösterecek skorbüt hastası (C vitamini noksanlığından oluşuyor), raşitik çocuk, osteomalazik yetişkin (D vitamini eksikliğinde gelişiyor) bulmakta işte bu nedenle zorlanıyor.

Kısacası konu “beslenme-sağlık ilişkisi” olduğunda haberler iyi!
Ama mühim bir ayrıntıyı unutmamakta da fayda var.

O ayrıntı şu:

Yeni sağlık sorunlarının çoğu ne mikrobik hastalıklar, ne de yetersiz beslenmeden kaynaklanıyor.

Çoğunun arkasında ya yanlış beslenme, yüksek kalorili gıda tüketimi, fazla şeker, tuz kazanımı ya da besinlerle kazanılan kanserojen maddeler var.