Araştırmacılar, Eskimoların normalin üstünde tükettikleri balık miktarının onları kalp hastalıklarından koruduğu sonucuna vardı. Çünkü balık arterlerde kolesterol birikmesini engellemeye ve anormal kalp ritimlerine karşı koruma sağlamaya yardımcı Omega-3 açısından oldukça zengindi. Omega-3 total kolesterol seviyesini düşürüp kalp-damar sisteminin daha iyi çalışmasını sağlıyor.
Balık Tüketirken 8 Kritik Kural
Protein içeriği yüksek A, D, K ve B grubu (B1, B2, B3, B6,
B12) vitaminlerinden zengin; omega-3, iyot, selenyum, fosfor, çinko ve
magnezyumun da iyi birer kaynağı. Yapılan bilimsel çalışmalar, içerdiği çok
sayıda vitamin ve mineraller sayesinde düzenli balık tüketiminin; hafıza, göz
ve kemik sağlığımızı güçlendirdiğini; koroner kalp hastalıkları riskini ve total
kolesterolü düşürdüğünü; kolon, meme, rektum kanserlerine karşı koruyucu
olduğunu; içeriğindeki Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerinin beyin ile sinir
sistemini güçlendirerek bağışıklık sistemini koruduğunu gösteriyor.
Amerikan Kalp Vakfı da, adeta şifa deposu olan balığı
haftada 2 porsiyon (300 gr) tüketmeyi ihmal etmememizi öneriyor. Ancak
seçerken, pişirirken ve tüketirken yaptığımız bazı hatalar var ki balığın besin
değerini düşürüyor, daha da kötüsü sağlığımızı tehdit edebiliyor!
Çıtır çıtır balık belki daha lezzetli olabilir, ancak damak
tadınıza hitap ederken sağlığınızı riske atmayın. Çünkü proteinlerin yüksek
ısıyla birlikte yapılarının bozulmaya uğraması sonucu balığın protein içeriği
düşüyor, bunun sonucunda da vücut için yararlı etkileri azalıyor. Balığı yağda
kızarttığınızda ısıyla temasla beraber besin değeri azalmakla kalmıyor;
kızartma sırasında ağırlığına yakın yağ çekmesi nedeniyle kalori miktarı da
artıyor.
'Una bulayıp kızartma' gibi hatalı pişirme tekniğinden de
kaçınmanız gerekiyor. Bunun nedeni, vücut hücrelerine zarar veren, unun yüksek
ısıyla teması sonucu ortaya çıkan heterosiklikamino asit (HMF) adlı
bileşenlerin kanser gelişimine yol açabilmesi. Balığı kendi suyu ile buğulama
yöntemiyle veya fırında düşük ısıda pişirmek daha sağlıklı bir tercih
olacaktır. Izgara, fırın ve buğulama yöntemleriyle hem balığın besin
değerlerinden maksimum fayda sağlayabilir, hem de alınacak olan fazla
kalorilerin önüne geçebilirsiniz.
Asitli içecekler tüketmeyin
Vücuttaki yararlı etkilerini azalttıkları için balığın
yanında gazoz, kola, meyve suyu ve meyve aromalı içecekler gibi asitli
içecekler tüketmeyin. Tercih edeceğiniz taze limon sıkılmış maden suyu sindirim
sistemini desteklemesinin yanı sıra sağladığı antioksidan ve minerallerle daha
sağlıklı bir seçim olacaktır. Balığınızın tazeliğinden eminseniz yanında ayran
tüketebilirsiniz.
Limonla Omega-3 kullanımını artırın
Balık tabaklarının olmazsa olmazı limon… Peki balığın
üzerine limon sıkarak doğru mu yapıyoruz?
Balığın üzerine sıktığınız limonun içeriğindeki C vitamini ve antioksidanlar, balığın içindeki Omega-3 kullanımını arttırıyor. Aynı zamanda balığın zehirleyici etkisi varsa vücuttaki toksik etkiyi de azaltıyor. Bu faydaları nedeniyle balığa limon sıkmanız doğru bir seçim olacaktır.
Yeşil salatayla C vitamini takviyesi yapın
Balıkta en az bulunan C vitamini düzeyini artırmak için
yanında bol limonlu yeşil salata tüketin. Yeşil salata C vitamini açığını
kapatarak Omega-3 emilimini artırıyor. Aynı zamanda içeriğindeki yüksek posayla
daha dengeli bir kan şekeri ve daha uzun süre tokluk sağlıyor.
Soğanla bağışıklığınızı güçlendirin
Balığın vazgeçilmezlerinden biri olan soğan bağışıklık
sisteminizi güçlendiriyor. Soğan ayrıca insülin salınımını artırıcı,
dolayısıyla kan şekerini düşürücü özelliğe de sahip. Dolayısıyla yüksek kan
şekeri seviyelerine sahip kişiler balığın yanında soğan tükettiklerinde daha
dengeli bir kan şekeri elde edilebiliyor. Ancak gastrit ve reflü gibi sindirim
sistemi hastalıkları olan kişilerin mide asidini uyarıcı etkisinden dolayı
soğan tüketmemeleri daha uygun olacaktır.
Yoğurt tüketirken dikkat!
Süt ve ürünlerinin protein yapısında bulunan histamin,
balıkta da bulunan histaminin etkisiyle normal düzeyin üzerine çıkıyor. Bu
durumda balık bayatsa vücutta toksik etki yaparak sağlığınız için risk
oluşturabiliyor. Balık taze ise toksik etki göstermeyeceği için yemek
öncesinde, yemek yerken veya sonrasında süt ve yoğurt gibi süt ürünlerini
tüketmenizde ise bir sakınca yok.
Sosunuz bu üçlüyü içermesin
Balığı kremalı, şekerli veya soyalı soslarla tüketmeniz,
öğününüzün basit karbonhidrat ve yağ içeriğini arttırarak yüksek kalori
almanıza yol açıyor. Domates veya salçalı soslar, sebze garnitür ilavesi veya
püreleri ise dengeli ve sağlıklı seçimler oluyor; kilo kontrolü sağlamanıza ve
balığın tadını daha iyi almanıza katkı sağlıyor.
Küçükse kılçıklarıyla birlikte yiyin
Balığın kılçıklarında yüksek miktarda bulunan kalsiyum ile
fosfor, kemik dayanıklılığı ve sağlığı için büyük önem taşıyor. Bu sağlıklı
etkisi nedeniyle Osteoporoz riskini azaltmak için hamsi gibi küçük balıkları
kılçıklarıyla birlikte tüketmeyi alışkanlık haline getirin.
Bu 5 özelliğe dikkat edin
Bayatlamış balıktaki toksinlerin zehirlenmeye ve ölümlere
neden olması taze balık seçimini daha önemli hale getiriyor. Tezgahlarda su
serpilerek parlaklığını koruyan balıkların yanıltıcı olabileceğini unutmayın.
Taze balığın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;
• Gözleri parlak ve canlı, derisi parlak ve gergin olmalı
• Solungaçları kırmızı-pembe renkte olmalı
• Parmağınızı gergin ete bastırıp çektiğinizde parmak iziniz
kalmamalı
• Başından tutup kaldırdığınızda kuyruğu dik durmalı,
• Bayatlamaya başladığında asit kokusu yayar, dolayısıyla
kokusuz olmalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder